KAHVE
NEDİR?
Kahve
Ağacı
Kahve, Rubiaceae familyasına ait bir bitkidir.
Yeryüzünde bilinen 80’den fazla değişik çeşiti olan kahvenin en sık
karşılaştığımız türleri Arabica olarak bilinen Coffea Arabica ile Robusta
olarak bilinen Coffea Canephora’dır. Liberica olarak tanımlanan Coffea
Liberica 1843 yılında Liberya’da keşfedilmiş bir kahve bitkisidir.
Hibrid kahve ağacı elde etmek için çok çeşitli çalışmalar
yapılmıştır. Her ne kadar bu araştırmalar özellikle ağaçların
dayanıklılığı ve verimliliği açılarından iyi sonuçlar vermişse de diğer
original türler kadar rağbet
görmemiştir.
Kahve Ekvator hattı boyunca Oğlak ve Yengeç dönenceleri arasında
yetişmektedir. Bu çok geniş coğrafyadan dolayı her bölgede yetişen kahve
diğerlerinden tamamen farklıdır. Yaprakları hiç dökülmeyen kahve ağacı 18 metreye kadar uzayabilir.
Yabani ortamlarda kahve ağacı genelde muz ağacının geniş yaprakları
altında korunarak daha verimli olur çünkü kahve doğrudan güneşi sevmez. Ağaç
eğer bir dağın veya tepenin eteklerindeyse günün belirli saatlerinde güneş
alacağı için bu şekilde bir gölgelemeye ihtiyaç olmaz. Yeni ekilen bir kahve fidesi
ancak 4-5 yıl sonra meyve vermeye başlar, birkaç sene içinde en verimli haline gelir
ve yaklaşık 20-25 yıl daha meyve verir. Kahve ağacında aynı zamanda çiçek, ham
meyve ve olgulaşmış kahve meyvesi görmek mümkün olduğundan dolayı hasat genelde 2
kere, bazı durumlarda daha fazla yapılır.
Kahve
Türleri
Arabica bilinen en eski kahve türü olup 1000-2000 metre
yükseklikte yetişir. Arabica ağaçları yaklaşık 5 kg meyve verir ki bundan 1 kg
kahve çekirdeği elde edilir. Robustaya kıyasla Arabica çekirdekleri daha büyüktür,
daha az kafein içerir, daha güzel tat verir. Aynı zamanda kafein oranı daha
düşüktür.
Dünya kahve üretiminin yaklaşık %70’ini Arabica oluşturur. Don ve
hastalıklara karşı koruması çok daha zor olduğundan yetiştirilmesi maliyetlidir ve
dolayısıyla daha pahalıdır.
Sonraki bölümlerde daha detaylı göreceğimiz üzere kahve ıslak ve
kuru olmak üzere 2 şekilde işlem görür. Arabica kahvelerin birçoğu daha pahalı
olan ıslak işlemden geçirilir.
Aynı zamanda Canephora olarak da bilinen Robusta adından
anlaşılacağı gibi sağlam bir yapıya sahiptir, hava değişimlerine ve hastalıklara
karşı Arabica’ya göre çok daha dayanıklıdır. Fakat Arabica kadar iyi bir tadı ve
aroması yoktur. Dünya kahve üretiminin yaklaşık %30’unu Robusta oluşturur. Fiyatı
Arabicaya göre daha düşüktür. Robusta genelde instant (çözünebilir) kahvelerde ve
karışımlarda kullanılır. Deniz seviyesinden 700 metreye kadar yüksekliklerde
yetişen Robusta en çok Vietnam, Batı ve Orta Afrika, Güneydoğu Asya ve Brezilya’da
yetişir. Brezilya’da yetişen Robusta kahveye Conillon adı verilir. Robusta
kahvelerin tamamı kuru işlemden geçirilir. Arabicaya göre verimi biraz daha
yüksektir.
Maragogype adını Brezilya’nın Bahia eyaletindeki Maragogype
bölgesinden alır. Dünyanın en büyük çekirdekleri bu türe aittir. Hem
görünüşleri hem de çok özel tadından dolayı aranan bir kahvedir. Malesef
verimliliği düşük olduğundan dolayı bu ağaçlar yenilenmemekte ve dolayısıyla her
geçen gün sayıları daha da azalmaktadır.
KAHVENİN HASAT VE
İŞLENMESİ
Özelliklerinden dolayı kahve meyvesi olgunlaşır olgunlaşmaz
toplanmalıdır. Aynı ağaç zerindeki meyveler aynı zamanda olgunlaşmadıklarından
dolayı hasat işlemi birkaç kez yapılmaktadır. Özellikle Arabica yetişen bölgelerde
hasat işlemi teker teker elle toplama şeklinde yapılır. Olgun meyvenin zamanında
toplanması, ham olanların ise olgunlaşmaları için beklenmesi gerekir. Bu özellikle
nihai kahve kalitesi için çok önemli bir konudur.
Bir işçi günde en fazla 100 kg kadar meyve toplayabilir. Özellikle
Brezilya gibi plantasyonların düz ve geniş alanlarda yapıldığı bölgelerde elle
sıyırma ve makinalar kullanılmaktadır. Bu sistemde ağaç gövdesi bir özel bir
makina ile sallanarak meyvelerin yere dökülmesi sağlanır. Bu sistemin en büyük
avantajı sürat ve ekonomik oluşudur, fakat diğer taraftan olgunlaşmış ve
olgunlaşmamış meyvaların beraber toplanıyor olması da kalite açısından ciddi bir
dezavantajdır. Dökülen bu meyveler özel bir elek ile havaya atılarak toprak, yaprak
ve diğer maddelerden arındırılır. Elle sıyırma ya da makina olsun her ikisinin de
dezavantajı olgun ve ham neyvelerin birarada toplanmasıdır. Sonuç olarak bu
karışıklık kahvenin fiyatını düşüreceğinden dolayı meyveler toplandıktan sonra
birkaç kez daha sınıflandırılır. Bu işlemi daha çok kadın ve çocuklar yapar.
Kahve Meyvesi
Kahve meyvesine aynı zamanda kiraz (Coffee Cherry) denir çünkü
büyüklüğü, şekli ve rengi aynı kiraz gibidir. Meyvenin parlak kırmızı renkli
kabuğunun altında çekirdeğe doğru daha yapışkan bir hal alan sarı renkli eti
bulunur. Meyvenin ortasında düz tarafları birbirine bakan iki adet çekirdek vardır.
Çekirdeği tamamen kaplayan zar şeklindeki kılıfa parşömen ya da pergamino
adı verilir.
Bir meyvede iki çekirdek vardır, fakat nadiren tek çekirdek de
olabilir. Bu tür çekirdeklere peaberry veya caracoli denir. Bu özel
çekirdeklerden daha iyi kahve yapıldığına inanıldığından dolayı fiyatları daha
yüksektir.
Meyvenin
İşlenmesi
Meyvelerin toplanmasından sonra çekirdeklerin çıkarılması gerekir.
Bu işlem kuru veya yaş olarak iki şekilde de yapılabilir. Her ne kadar genelde ıslak
işlem daha kaliteli ve pahalı kahveler için kullanılıyorsa da bu kesin bir kural
değildir. Islak işlem için ekipman ve su ihtiyacı vardır ve dolayısıyla daha
pahalıdır. Etiyopya, Kenya kahveleri dünyanın en iyi bilinen kahveleri arasındadır
fakat ülke ve iklim şartlarından dolayı kuru olarak işlenirler.
Kuru İşlem
Her ne kadar kuru işlem olarak bilinse de bu metod kahve meyvelerinin bir kanal veya
havuz içinde yıkanmasıyla başlar.
Bu şekilde meyveler hem
temizlenir hem de hastalıklı ve çürük olanlar su yüzüne çıkarak daha kolay
ayıklanabilirler.
Yıkanan meyveler geniş ve düz bir alanda güneş altında kurumaya
bırakılır. Kurutma yaklaşık 3 hafta kadar surer. Bu süre zarfında homojen bir
kuruma sağlanması için meyveler düzenli olarak karıştırılarak ters yüz edilirler.
Kurutma sonrası yaklaşık %12 nemli meyveler silolarda depolanır, bilahare makinalarda
parşömenleri ayrıştırılır ve çuvallarda ambalajlanarak ihraç edilir.
Islak İşlem
Bu işlem ekipman, işçilik, zaman ve su giderlerinden ötürü daha
maliyetlidir. Meyveler toplanır toplanmaz hemen içinden su akan kanallara dökülür.
Böylece meyveler hiçbir fermentasyon başlamadan yıkanmaya başlamış olur. Meyvelerin
kanalda kalma süresi, suyun debisi öyle ayarlanmıştır ki meyvenin kabuğu, etinin
büyük bir kısmı çıkar ve kanal içindeki özel elek ve ızgaralar ile meyveler ebat
olarak ayrıştırılırlar. Üzerlerinde çok az et kalan çekirdekler fermeantasyon
tanklarına alınır ve enzimler kullanılarak çekirdek üzerindeki tüm yapışkanımsı
etler temizlenir. Bu işlem yaklaşık 36 saat sürer, bundan sonra çekirdekler yıkanır
ve güneş altında kurutmaya bırakılır. Bu aşamadan sonrası kuru işlemdekinin
aynısıdır.
KAHVENİN
SINIFLANDIRILMASI
Dünyada beynelmilel anlamda bir kahve sınıflama metodu yoktur.
Sınıflama kahve çekirdeğinin fiziksel özelliklerine ve yetiştirildiği ülkenin
kullandığı standarta göre yapılır. Bu işlem genelde çekirdeğin büyüklüğüne
ve belli bir miktar numunedeki kusurlu çekirdek sayısı baz alınarak belirlenir.
Uluslararası tüm kahve üretici ülkelerin kullandığı tek standart
çekirdek büyüklüğü ölçümünde kullanılan elektir. Bu elekte 1/64 inç temel
katsayı olarak kullanılmıştır. Elek numarası (yani çekirdek büyüklüğü) 13 olan
bir çekirdek aslında 1/64 x 13 = 0,2 inç = 5 mm dir.
Bunun yanında sınıflamada çeşitli harfler kullanılmaktadır fakat bu
harfler sadece o ülkeye aittir ve diğerleriyle karıştırılmamalıdır. Mesela Kenya
kahveleri genelde AA ve bunu takip eden bir rakamla ifade edilir. Halbuki Hindistan
kahvesinde kullanılan A bu kahvenin ıslak işlem görmüş olduğunu gösterir. Orta
Amerika ülkelerinde kahvenin yetiştiği yükseklik gösterilir. Kosta Rika Doğu
bölgesi kahvelerinde LGA (Low Grown Atlantic) düşük irtifa, MGA (Medium Grown
Atlantic) orta yükseklik ve HGA (High Grown Atlantic) yüksek irtifa manasında; Batı
tarafında ise MHB (Medium Hard Bean) orta sert çekirdek, GHB (Good Hard Bean) sert
çekirdek manasında kullanılır. Yükseğe çıkıldıkça çekirdek daha sertleşir ve
dolayısıyla değeri daha artar.
Hemen hemen tüm kahve çeşitleri için geçerli olan sistem kahvenin
yetiştiği coğrafi bölge kullanılanarak sınıflamadır (Etiyopya Sidamo, Brazilya
Bahia, Kolombiya Medellin, vs gibi).
Özellikle Brezilya kusurlu çekirdek sayısını belirtmek için Amerikan
sistemini kullanır. Bu sistemde 300 gramdaki kusurlu çekirdek sayısı NY2, NY3
şeklinde gösterilir. NY2; 300 gramda 4 kusurlu çekirdek var demektir. NY3 aynı
miktarda 12 adet kusurlu çekirdeğin olduğunu gösterir. Doğal olarak bu rakam
büyüdükçe fiyat düşer.
Etiyopya kahveleri yetiştiği bölgenin adı ve ardından 1 ile 8
arasında bir rakam kullanılarak belirlenir.
Kolombiya kahvelerinde Supremo ve Excelso terimleri kullanılır. Küçük
çekirdeklere Excelso büyüklere ise Supremo denir.
Endonezya standardı en basit olanlardan biridir. Robusta için “R”,
Arabica için “A”, ıslak işlem için “WP” (wet process), kuru işlem için
“DP” (dry process) kullanılır. Bundan sonra da kalitesine göre 1 ile 6 arasında
rakam verilir.
KAVURMA
Ağaçtaki meyveden fincandaki kahveye kadar tüm işlemleri
düşündüğümüzde kavurma işlemi en kritik olanıdır. Bir anlık hata tüm emek,
para ve zamanı mahvedebilir. Kahve kavurma işi gerçekten bir sanattır, ancak deneme
yanılmayla öğrenilebilir ve bu konuda uzmanlaşmak yıllar alır.
Kahve çekirdeklerinin çuvaldan çuvala değişiklik göstermesi bu işin
büyük zorluklarındandır. Bu sebeple kavurmada standart bir süre ve sıcaklık
belirlenemez. Riski minimuma indirmek için fabrikalarda daima önce küçük bir numune
kavrulur ve buna göre işleme başlanır.
Kavurma işleminde birkaç değişim birden izlenmektedir.
Öncelikle çekirdek karbonhidratlarının kırılmasından dolayı karbondioksit çıkar
ve bu çekirdeklerin genişlemesine neden olur. Yani kavruk çekirdek yeşil çekirdekten
daha büyüktür. Aynı zamanda çekirdek içindeki su buharlaşır, nem oranı azalır ve
bu şekilde kavruldukça çekirdeklerin ağırlığı azalır. Tabii ki en önemli
değişiklik çekirdek renginin değişmesidir.
Kavurma İşlemi
Temelde
ısıl işlem ve kimyasal tepkimeler zinciri olan kavurma neticesinde ortaya çıkan en
önemli sonuç aromadır. Bir kahve çekirdeğinin içinde 2000’den fazla kimyasal madde
bulunduğu tahmin edilmektedir. Kavurma esnasında bu maddelerin bir kısmı kaybolur bir
kısmı da uçucu aroma kimyasallarına dönüşür. Çekirdekte bulunan çeşitli yağ,
şeker, protein, nişasta, vitamin ve kafein gibi maddeler şekil değiştirir, bazıları
artar bazıları tamamen yok olur. Tüm bu aşamalar kavurmanın süresi ve derecesine
göre değişiklikler gösterir. Kahvenin tat ve aromasının korunması açısından
kavurma süresi kesinlikle gereğinden fazla uzatılmamalıdır, aksi taktirde bazı
önemli maddeler yanıp tamamen yok olacaktır.
Ticari
olarak hafif kavurma (yani kısa süreli ve düşük sıcaklıkta) pek tercih edilmez
çünkü bu şekilde yapılan kavurmalarda kahvedeki istenmeyen aromalar dışarı
çıkar. Daha koyu kavurmada bu tür hatalar kavurmanın derecesine bağlı olarak tamamen
ortadan kalkabilir. Temel kurallardan bir başkası da kahvenin çok koyu
kavrulmamasıdır. Kavurma derecesi yükseldikçe tüm kahveler iyi olsun kötü olsun
hemen hemen aynı tadı verecektir. Bu sebeple özellikle iyi kalite Arabica çekirdekler
kesinlikle koyu kavrulmamalıdır. Kavurma ne kadar koyu yapılırsa o nispette tat
acılaşır ve kahvede en çok aranılan asitlik düzeyi düşer.
Kavurma
işlemi bugüne kadar prensibi hemen hemen hiç değişmemiş olan yatay olarak dönen
silindirik makinalarda yapılmaktadır. Çekirdekler makinaya verilmeden önce gövde
kavurma sıcaklığına kadar ısıtılmalıdır. Silindir gövde içinde çekirdekleri
devamlı ortaya iten düzenekler vardır. Bu şekilde tüm çekirdeklerin kavurma
süresince hareketli olması ve eşit miktarda kavrulması sağlanır. Kahve kavrulurken
makina durursa yangın dahi çıkabilir.
Kavurmanın İncelikleri
Yukarıda
da belirttiğimiz gibi belli bazı kuralları olmasına karşın kavurma tamamen ananevi
ve manuel yapılan bir işlemdir. Kavurma çekirdeklere ve arzu edilen kavurma derecesine
bağlı olarak 200-240oC sıcaklıkta ve 8-20 dakika süresince yapılır.
Kavurma makinalarının üzerinde numune almaya yarar küçük bir alet bulunur.
Operatör zaman zaman buradan numune alarak kavurma süresini belirler.
Aynı
kahve değişik kavurma derecelerinde değişik sonuçlar ve tatlar verecektir. Bir
kahveyi düşük sıcaklıkta uzun süre kavurmak ile yüksek sıcaklıkta kısa süre
kavurmak aynı rengi verebilir fakat tat tamemen farklı olacaktır.
Kavurmayla
ilgili son önemli nokta ise çekirdeklerin çok hızlı bir şekilde soğutulmasıdır.
Makinadan bu sıcaklıkta çıkan çekirdekler hemen soğutulmazsa kendi hararetiyle
kavrulmaya devam edeceklerdir. Bunun önüne geçmek için kavruk çekirdekler makinanın
önünde bulunan dairesel bir soğutma tepsisine alınır. Bu kap içinde yine dairesel
hareket eden düzenek sayesinde çekirdekler havayla temas ederek soğur.
Bir
kural daha: Çekirdekler kavrulma sonrasında en az 12 saat dinlendirildikten sonra
öğütülmelidir.
Kavurma Makinaları
İster
fabrika tipi 500 kg kapasiteli, tam bilgisayar kontrollü olsun ister amatör amaçlı 500
gram kapasiteli olsun kavurma makinaları temelde aynı prensipte çalışırlar. Bir
kavurma makinası ısı kaynağı üzerinde yatay olarak bulunan bir metal silindirdir.
Tüm kavurma işlemi boyunca çekirdeklerin tamamının eşit miktarda kavrulabilmesi
için silindir devamlı surette döner. Ana kapak üzerinde bulunan kürek ile zaman
zaman numune alınır, kavurma derecesi inclenir ve uygunsa kapak açılarak kavrulmuş
çekirdekler alt tablaya alınır. Tablada bulunan karıştırıcı dönerek çekirdekleri
hava ile temas ettirerek soğutur.
Meraklılar
için evde kahve kavurmak çok zevkli bir uğraştır. Piyasada evde kahve kavurmak için
geliştirilmiş elektrikle çalışan birçok kavurma makinası bulunmaktadır. Makinanız
yoksa eski bir tava kullanarak da kahve kavurabilirsiniz. En ideal ısı transferini
gerçekleştirebilmek için kullanacığınız tava olabildiğince kalın olmalıdır.
Kısık ateş üzerine tavayı yerleştirip en fazla iki sıra olacak şekilde çiğ kahve
çekirdeklerini döküp tahta bir kaşıkla karıştırmaya başlayınız, birkaç dakika
sonra ateşi biraz daha açabilirsiniz. Devamlı karıştırmak suretiyle tüm çekirdek
yüzeylerinin homojen bir şekilde kavrulmasını sağlayınız. Unutmayınız ki
gereğinden fazla kavurmak kahvenin tat ve aromasını bozacaktır. Kavurma işlemi biter
bitmez çekirdekleri mümkünse soğutulmuş bir kaba alıp karıştırmanız ve bu
şekilde hızla soğutmanız gerekmektedir. Aksi takdirde içlerindeki sıcaklıkla
çekirdekler kavrulmaya devam edecektir.
Konuyla
ilgili bir başka çok önemli kural da kavurma işleminden hemen sonra çekirdeklerin
öğütülmemesidir. Kavurmadan sonra çekirdekler yaklaşık 12 saat süresince gaz
verir. Dolayısıyla en ideal içimi sağlamak için kavurmadan en az 12 saat sonra
öğütme yapılmalıdır.
Kavurma Dereceleri
Genelde
kavurma az, orta ve koyu olmak üzere 3 şekilde yapılır. Aşağıda da belirtildiği
gibi aynı manaya gelen başka tanımlamalar da kullanılmaktadır.
Az Kavurma
Az veya
hafif kavurma sadece çok kaliteli ve değerli kahveler için kullanılır. Bu tür
kavurmaya renginden dolayı “cinnamon roast” da denilmektedir. Başka kaynaklarda
rastlayabileceğiniz “half city” aynı manada kullanılmaktadır.
Orta Kavurma
Bu tür
kavurmada çekirdekler tam koyu kahve rengini almıştır, fakat çekirdek yüzeyinde yağ
birikimi yoktur. “American roast”, “city” aynı manada kullanılır.
Koyu Kavurma
Renk
biraz daha koyudur ve çekirdekler üzerinde hafif yağ görünür. “Full city”,
“light French”, “viennese” aynı anlama gelir.
Çok Koyu Kavurma
Bitter
çikolata rengindedir, yüzey yağlıdır. “Çifte kavrulmuş”, “French roast” da
denir.
Önceki
bölümlerde de belirttiğimiz gibi koyu kavurma özellikle ucuz kahvelerdeki hataları
kapatmak için kullanılır, fakat diğer taraftan espresso kahvelerin gittikçe artan
popülaritesiyle beraber birçok kahve türü eskiye nazaran daha koyu kavrulmaktadır.
KARIŞIMLAR
İdeal
bir kahvenin iyi aroması, güzel bir tadı, rengi ve yoğunluğunun olması gerekir.
Malesef hiçbir kahve çeşidi tek başına bu niteliklerin hepsini birden taşıyamaz.
Genelde Arabica kahvelerin tat ve aromaları kuvvetlidir fakat yoğunlukları
düşüktür. Robusta kahve ise tam tersine tok bir içim sağlamasına karşın tat
açısından bu kadar şanslı değildir. Dolayısıyla iyi dengelenmiş bir kahve için
ideal bir arabica ve robusta karışımı hazırlanmalıdır.
Uyumlu Karışımlar
Diğer
taraftan kahvenin bir keyif içkisi olması sebebiyle kurallarınızı kendiniz koyabilir,
değişik karışımları değişik kavurma dereceleri ve karışım oranlarıyla
deneyebilirsiniz.
>Yukarıda
da belirttiğimiz gibi koyu kavurma kahvenin istenmeyen tatlarını örter, bunun yanında
güzel tat ve aromasını kaybetmemesi için kaliteli arabicalar az kavrulmuş
olmalıdır. Buradan yola çıkarak %50si koyu kavrulmuş bir robusta ile %50 az
kavrulmuş arabica deneyebilirsiniz.
İdeal
damak zevkinize ulaşmak için binlerce değişik kombinasyon yapabilirsiniz.
Unutmayınız ki robusta genelde yoğunluk, tokluk verir. Brezilya ve Orta Amerika
arabicaları dengeli ve yumuşak kahvelerdir. Kenya, Etiyopya, gibi Afrika arabicaları
zengin aromalıdır, Kolombiya ve yüksekte yetişen Orta Amerika kahveleri yine aranan,
değerli aromalara sahip kahvelerdir.
Klasik Kombinasyonlar
Bazı
kahveler birbirleriyle o kadar uyumludur ki artık standart kombinasyon haline gelmiştir.
Bu kombinasyonlardan en çok bilinenleri Yemen veya Etiyopya Mokası ile Hindistan
robustası Mysore karışımıdır. Aynı zamanda Moka-Jawa da çok rastlanan bir
karışımdır.
Bir de
“French Blend” denen bir karışım vardır ki bunu “French roast” ya da yukarıda
bahsi geçen kombinasyonlarla karıştırmamak gerekir. “French Blend” bir kahve ile
kavrulmuş hindiba kökü karışımıdır. Genelde %30 kadar kahve geri kalanı için de
hindiba kullanılır. Anlaşılacağı üzere bu ekonomik bir karışımdır. Bazı
ülkelerde hindiba yerine incir kullanılır ve bu karışıma Viennese denir.
Özellikle
savaş yıllarında Avrupalılar hem kahvenin kolay bulunamamasından hem de daha ekonomik
olması açısından kahveye hep kavrulmuş hindiba kökü katmışlardır. Daha çok
yaprakları salata ve garnitürlerde kullanılan hindiba kökü kavrulduğunda kahveye
benzer özellikler sergiler. Günümüzde Avrupa ülkelerinde tüketiciler sağlıklı
olması dolayısıyla daha ziyade sabah kahveleri için hindiba karışımı tercih
etmektedirler.
KAHVENİN ÖĞÜTÜLMESİ
Kavurduktan
sonra en az 12 saat dinlendirdiğimiz kahve çekirdeklerini artık öğütebiliriz.
Öğütme işlemi birçok şekilde yapılabilir, burada kahveyi ne şekilde yapacağımız
önemlidir ki buna göre bir öğütme ekipmanı kullanacağız. İleri bölümlerde
konuyu daha detaylı inceleyeceğiz fakat özet olarak aşağıda belirtilen kuralları
takip etmeliyiz.
Dünyada
bilinen en ince öğütme şekli Türk Kahvesi için kullandığımız taş değirmen ile
un halinde öğütmedir. Buna literatürde Turkish Grind ya da micro grind /
ultrafine grind denir. Bu kadar ince çekilmiş kahve suyla karıştırılıp pişirilerek
yapılır.
Kavrulmuş
çekirdeklerimizi yukarıda anlatılandan biraz daha kalın çekersek Espresso kahve elde
ederiz. Espressonun özelliği içinden belli bir basınçta buhar geçirilerek
yapılmasıdır.
Espressodan
daha kalın öğütürsek içinden sıcak su geçirilerek yapılan Filtre Kahve elde
ederiz.
Filtrenin
çok az daha kalını dünya literatüründe Medium Grind (orta) olarak
adlandırılır ve daha çok French Press türü ekipmanlarda kahve yapmakta kullanılır.
Bir
öğütücü almadan önce cihazın özelliklerini iyice öğreniniz, ve yapacağınız
kahveye uygun makina almaya dikkat ediniz.
El Değirmenleri
Hemen
her yerde bulabileceğiniz bu tür öğütücüler yüzyıllardan beri kullanılmaktadır.
Filtre Kahveye uygun ve homojen öğütme yapabilir, fakat espresso tipi öğütmeyi ve dolayısıyla
Türk Kahvesini hiç düşünmeyin. Unutmamanız gereken bir diğer konu da bu el
değirmenlerinin çok zaman almasıdır.
Türk Tipi Kahve Değirmeni
Anneannemizin
mutfağının vazgeçilmez aletlerinden biri de buydu galiba. Hepimiz muhakkak bir yerde
görmüşüzdür bu cihazı. Sanayi tipi taşlı değirmenlerden önce Türk Kahvesi bu
değirmenlerde çekilirdi. El değirmenleri içinde en ince çekebilen bu tür makinalar
olmasına karşın artık günümüzde kullanımı neredeyse yok olmuştur.
Eminönü’nden
böyle bir değirmen ve aynı zamanda kavrulmuş kahve alıp evinizde çekebilirsiniz.
Üst kapağı kaldırdığınızda ana mil üzerinde bir ayar somunu bulacaksınız. Bu
somunla oynayarak çekilen kahve tanelerinin büyüklüğünü ayarlayabilirsiniz. Fakat
en sıkı konumda çekeceğiniz kahve endüstriyel değirmenlerde öğütülmüş kahveye
olan alışkanlığınızdan dolayı büyük olasılıkla sizi tatmin etmeyecektir.
Elektrikli Değirmenler
Piyasada
bıçaklı ve disk değirmenli olmak üzere iki türlü elektrikli öğütücü
bulunmaktadır.
Bıçaklı
olanlar genelde mutfak robotlarına çok benzer. Kısmen meyilli bir tabla üzerinde
yüksek hızda dönen bıçaktan ibarettir. Bu tür makinaları kullanmak her ne kadar bir
düğmeye basmak kadar kolay olsa da ideal şekilde öğütmek için çok deneyim
kazanmanız gerekecektir.
Karşılaşabileceğiniz
en büyük sorun irili ufaklı taneler yani homojen olmayan bir öğütme olabilir. Bu
durumda büyük taneler tam demini veremeyecek, küçük olanlar ise daha çok acımsı
bir tat verecektir. Bunun önüne geçmek için makinayı kısa aralıklarla
çalıştırmalı ve yukarı aşağı istikamette biraz sallamalıdır.
Disk
tipi elektrikli değirmenler homojen öğütme ve sürat açısından piyasada
bulabileceğiniz en iyi değirmenlerdir. Mükemmel bir şekilde espresso, filtre ve French
Press tipi çekebileceğiniz bu makinalardan Türk kahvesi kadar ince bir öğütme
beklemeyiniz.
Öğütme Dereceleri
Türk
Kahvesi (literatürde Turkish Grind olarak geçmektedir), espresso, filtre ve
Medium olmak üzere genelde kabul edilen dört ticari öğütme şekli vardır. Evinizde
çektiğiniz kahve partikül büyüklüğünü test etmenin en pratik yolu hazır
çekilmiş bir ürünle karşılaştırmaktır.
Öğütme
dereceleri arasındaki farkı anlamak için aşağıdaki bilgiler oldukça çarpıcıdır.
Türk
Kahvesinde bir adet kavrulmuş çekirdek 15000 ile 35000 parçaya bölünürken espresso
kahvede 3500 parçaya, filtre kahvede 1000 parçaya, medium kahvede ise 100-300 parçaya
bölünür.
Koyu
kavrulmuş kahveleri normalinden biraz daha kalın çekilmesi tavsiye edilir.
KAHVE YAPIYORUZ
Kahve
başlıbaşına bir zevk ve kültürdür. Hangi kahveyi alacağız, ne kadar kavrulmuş ve
öğütülmüşünü tercih edeceğiz, kahveyi hangi ekipmanla yapacağız gibi soruları
damak tadımız doğrultusunda yanıtladıktan sonra artık işe başlayabilirsiniz.
Tam
ağız zevkinize uygun kahveyi bulmak biraz zaman alabilir. Aynı kahveyi, aynı
şartlarda yapıp günün değişik zamanlarında tükettiğinizde daha değişik tatlar
alacağınızı da hatırdan çıkarmayınız. Buradan yola çıkarak kendinize sabah
kahvesi, yemek sonrası kahvesi, gün ortası kahvesi gibi değişik alternatifler de
yaratabilirsiniz.
Bir
konuyu hatırlatmakta fayda var. Türkiye’de ve kısmen de Balkanlar ve Orta Doğu’da
Türk Kahvesi olarak satılan kahvelerin hemem hemen tamamı Rio Minas denilen bir tür
Brezilya arabicasıdır. Bu kahve kendine has çok kuvvetli aromasından dolayı dünyada
sadece bu bahsettiğimiz bölgelerde tüketilmekte olup diğer karışımlarda, espresso
veya filtre kahvelerde kesinlikle kullanılmamaktadır. Sakın yapmayın demiyoruz ama siz
yine de Rio Minas kahveyi sadece Türk Kahvesi şeklinde tüketip diğer yöntemler için
farklı orijinlerde kahveler kullanınız.
Türk
Kahvesini çok seviyor, Rio Minas’ın bu özel tat ve aroması çok hoşunuza gidiyor
ise ve de bulabilirseniz Rio Zona deneyebilirsiniz. Rio Minasın kendine has özel
aroması Rio Zona kahvesinde daha kuvvetlidir.
ÇOK
ÖNEMLİ: Genel olarak bir fincan suya 7 gram kadar kavrulmuş çekilmiş kahve ya da
hazır (instant) kahve ise 2 gram kahve kullanırız ki bu da içtiğimiz kahvenin
yaklaşık %98’inin su olduğunu gösterir (hesaplama çözünür madde baz alınarak 2
gram / 120 ml = %1.7 şeklinde yapılır) . Burada çok önemli bir olayla karşı
karşıyayız, her ne kadar kahve içiyorsak da tükettiğimiz sıvının tamamına
yakını sudur. Eğer kalitesiz, tatsız, kireçli su kullanırsak bu doğrudan kahvenin
tadını olumsuz yönde etkileyecektir. En iyi kahveyi yapmak için tadından emin
olduğumuz çok iyi kalitede içme suyu kullanmalıyız.
Su uzun
süre kaynatıldığında içindeki oksijen azalır ve suyun tadı bozulur. Bu sebeple
çok kısa süre kaynamış, hatta kaynama sıcaklığına gelmiş su kullanmalıyız.
Kahve
tüketilecek miktarda yapılmalıdır. Elektrikli filtre kahve makinalarında kaynar su
kahve içinden süzülerek altında ısıtması olan cam kabın içine dökülür. Bu
kahveyi 15 dakikadan fazla bekletirseniz tadında bir acılaşma hissedersiniz. Bunun
sebebi yapılmış kahvenin beklemesinden ziyade ısıtılıyor olmasıdır. Bu sebeple
yapmış olduğunuz kahveyi hemen tüketmenizi, 1 saate kadar saklamak isterseniz de
termos içinde saklamanızı tavsiye ederiz.
Önemli Hususlar
Kahve
yapmak için bazan çok basit bir cezve kullanarak bazan da çok karmaşık ve pahalı
makinalarla kavrulmuş ve çekilmiş kahveyi sıcak su ile biraraya getiriyoruz.
Aşağıdaki konuları anlayabilirsek hangi ekipmanla hangi kahveyi yapacağımızı daha
iyi kavrayacağız.
Aşağıda
sıralamış olduğumuz faktörler kahvenin kalitesini etkiler:
Öğütme derecesi
Kahve / su oranı
Suyun kalitesi
Su sıcaklığı
Kahve ve suyun temas süresi
Aroma
Kahve
çekirdeğinde birçoğu suda çözünebilen yüzlerce değişik madde bulunur. İdeal
şartlarda bu maddelerin en fazla %20’sinin suya geçmesi beklenir, bundan daha fazlası
tat ve aromayı olumsuz etkileyecektir.
Aromayı
doğrudan etkileyecek bir diğer konu da kullanılan kahve ve su miktarıdır. Kahve
uzmanları en ideal oranın %98.5 su ve %1.5 kahve olması gerektiğini belirtmektedirler.
Tadı
ön plana çıkarabilecek bir ipucu kahvenin içine çok az miktarda tuz atmaktır.
Özellikle kullandığınız su yumuşak ise bu çok işinize yarayabilir.
Kullanılan Su
Dışarıda
çok sevdiğiniz bir kahveden evinizde aynı sonucu alamayabilirsiniz. Bunun bir sebebi de
kullanılan suyun kalitesidir. Daha önce değindiğimiz gibi içtiğimiz kahvenin
%98’inden fazlası sudur, iyi bir kahve yapmak için kullandığımız su en az kahve
kadar kaliteli içme suyu olmalıdır. İçinde hiç mineral bulunmayan yumuşak su da
ideal değildir, en iyisi devamlı içtiğiniz kapalı su markasını tercih ediniz.
İçinde
kimyasallar, klor, pas gibi maddeler bulunabilen musluk suyu kahvenin tadını bozabilir.
Su Sıcaklığı
İster
sıcak ister soğuk olsun su netice olarak kahve ekstresini çıkarır, fakat sıcak su bu
işlemi çok daha çabuk gerçekleştirir. Daha önceki bölümlerde de bahsettiğimiz
gibi asla kaynar su kullanmamalıyız. Kaynar su kahveyi yakar ve istenmeyen aromaları
dışarı çıkarabilir. En ideali yaklaşık 95C’de taze kaynamış su kullanmaktır.
Aynı
zamanda Soğuk Su Prosesi denilen bir işlem daha vardır. Kalın çekilmiş kahve içine
soğuk su konur, kapalı kapta bir gece bekletildikten sonra alt tapa açılarak soğuk
kahve alt kaba alınır. Elde edilen bu sıvı aslında bir kahve konsantresidir. Bu
konsantreyi buzdolabınızda haftalarca saklayabilir, kahve yapmak istediğinizde bundan
bir miktar fincan içine alır ve üzerine sıcak su ilave edersiniz. Bu konsantre ile
aynı zamanda aromalı, buzlu, baharatlı yüzlerce değişik kahve yaratabilirsiniz.
Temas Süresi
Kahve
tanecikleri ne kadar küçük olursa suyun kahve içine nüfuz etme süresi o kadar
kısalır. Filtre ve espresso kahvelerde zaten bu işlemi makina otomatik olarak yapıyor,
fakat French Press kahvelerde temas süresi önem kazanmaktadır. Bu konuda çeşitli
denemeler yaparak kendi damak tadınızı bulmanızı tavsiye ediyoruz. Genel bir kural
olarak bu süre 2-3 dakikadan az, 5-6 dakikadan daha uzun olmamalıdır.
|